BEHÇET NECATİGİL’İ ANLAMAK
Necatigil hep “Bile /Yazdı” Rilke’yle aynı evde hayal tokuşturdular “Evin Halleri”ni çağından hiç koparmadı “Kalın Gürültüleri” sevmedi hiç Her gün “Uygarlık Raporu” verirdi dünyaya Bir sefertasının içindeydi dünya nimetleri Bir böcek lambaya doğru yürüyordu “Bir bilgece bilmezlikten geliştir “ şiirini demişti Tutarlılık denilen tezgâhı her konu için genişti Ne şiirinden, ne de kendinden asla ödün vermedi Ödü kopardı toplumcuların ama Necatigil Çağdaş şiirler yazardı da en çok yaşadıklarını söylerdi Kimi düşünceler ona aykırıydı Haykırmaz, sessizce gülümserdi şiirleri Ses, sis ve giz şairiydi sanki Sözü ve dizeyi eksiltir, “Dar Çağ”ların içine atardı Ve şiirde gevezeliğe yüz vermezdi Okura boşluklar bırakırdı biz içimizden yutkunurduk Şiir görgüsü ve beğenisi lirizme doğru uçardı Yara, hüzün, ıstırap, bir imge miydi Necatigil? Necatigil şiirleri tam bir “Kapalı Çarşı”ydı “Üvey sokak”lardan geçmiş, “Eski Toprak”lardan Şiir yapmış, ironinin nabzını tutmuş, gurbet Ve hasret gecelerinde “hikmet burcu”nun falına bakmıştır Şiirleri “deniz fenerleri” gibi bir yanıp bir sönmezdi İçe dönük yaşar, içe dönük yazardı Yadsımakla, simgeyle, biraz da söylememek arasında Gider gelirdi hayatın çarşısında sessiz Çeviriler yaptı, radyo oyunları yazdı Çevirdiği Rilke ve Heine şiirleri ve Malte Laurids Brigge’nin Notları”ndan etkilenmeyen var mıdır? Necatigil, Türkçenin en güzel eviydi Yoksul insanları düşünür ama zengin bir dil kullanırdı “Solgun bir gül”e benzerdi yüzü Bitmeyen bir sigara taşırdı dudaklarında O sevdiklerini gurbet odasında ağırlardı Issız bir ada gibi bakardı gözleri İncelikli şiirlerinden barınak yapardı Deşifre şairi olmadı hiç, kelimelere yeni Anlam kayıkları yapardı da, kendi içinde yüzerdi Evler, sokaklar, bahçeler, “kareler aklar “ içinde büyük bir yalnızdı “Ürkmüş boşluktan biri inliyorsa” hiç Necatigil okumamış demekti.
Engin Turgut |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder