"ben ancak dans etmeyi bilen bir tanrıya inanırdım." f. nietzche
gününüz sevinçli geçsin...

11 Ağustos 2013 Pazar

ŞİİRLE AYDINLANIYORDUK/ Berken Bereh

Ömrünün bütününü bir şiir gibi yaşayan ve onu, tanrı gibi tek olan Kürdistan’a adayan Şêrko Bêkes, şiirlerinde sıkça andığı ve ustam dediği Nalî gibi gurbette gözlerini hayata yumdu.

Şêrko Bêkes, ülkesinin kaderini hep tanrıya benzetti; ikisi de tek ve hep yalnız. O nedenle onun şiirlerinde gül, sevgi, özgürlük, gurbet ve kelebek hiç eksik olmaz.

Şêrko Bêkes, kendisi gibi şair olan babası Faik Bêkes’in (kimsesiz) daha çocukken annesi ve babasını kaybetmesi üzerine ülkesine ve ona yazılan şiirlere tutunmasına ileride Şêrko “Evimizde çıra ve mum yoktu, şiirle aydınlanıyorduk” diyecektir. Ne yazık ki Şêrko da babasıyla aynı kaderi yaşayacak genç yaşta babasını kaybedecektir. Ama annesi onu hep şiirlerle büyütecektir. Elbette böyle bir ortamda büyüyen Şêrko’da ülkesine, onun dağlarına, ırmaklarına, kelebeklerine ve özgürlüğüne şiirler yazacak, kimsesizliğini haykıracaktır;
“Ülkemde / Gazete lal doğar. / Ülkemde / Radyo sağır doğar. / Ülkemde / Televizyon kör doğar / Ülkemde bunların / sağ doğmasını isteyenler / dilsizleştirilirler ve öldürülürler / sağırlaştırılırlar ve öldürülürler / körleştirilirler ve öldürülürler / Ülkemde.”

Daha on yedi yaşında pêşmerge saflarına katılan bu yağız ve dikbaşlı şair, sadece ülkesinin kaderini değiştirmek için dağlara çıkıp, pêşmergelere şiirler okumayacak, aynı zamanda modern Kürt şiirinin öncülüğünü de yapacaktır.1970 yılında birkaç arkadaşıyla beraber Riwange (Rasathane) adlı bir manifestoyla Modern Kürt Edebiyatı’nın ilkelerini de açıklar.

Kürt özgürlük hareketinin 1975 yılındaki yenilgisiyle Irak’ın güneyine sürülen Şêrko Bêkes, dört yıl sonra dönüşündeki”Kaziwe”(Tanyeri) ve “Koç”(Göç) şiir divanlarıyla büyük ilgi görür. Saddam bile ona ödül vermeyi teklif eder ama o, bunu reddederek tekrar dağlara pêşmerge olmaya gider.


Şiirlerinde ülkesinin korkunç yalnızlığını, üzerine çöreklenmiş zulmü, karanlığı ve ölümü yazarken aynı zamanda umudun ve özgürlüğün türküsünü de pêşmergenin kulağına üflüyor ve umudu o büyük ülkeyi muştuluyordu;
“Kuzeye doğru / Gidiyor şiirim / Ateştir ve gidiyor / Hüzündür ve gidiyor / Ta Van üzerinde duruyor ve bükülüyor / Şafağın turuncu penceresi üzerine yağıyor / Ve Dersim’in gözlerinde eriyor. / Şiirimin gözleri / Annemin gözleri / Dersim’in gözleri / Aydınlığın ırmaklarıdırlar / Onların kaynakları karın yüreğindedirler / Kar da ebedi bir aşk / Ve hiç sonu gelmiyor!”

1986 yılında İsveç’e giden Şêrko Bêkes kısa zaman da edebiyat çevresinde tanınır ve hak ettiği ödülü (Kurt Tuckholsky) alır. Hak etmiştir, çünkü onun şiirleri aynı zamanda evrensel şiirin Kürdi versiyonudur, insanlığın Kürtçe söylenişidir;” bir şahinin kanadını kırdılar/gökyüzü bir uçuşu kaybetti/bir ceylanın gözünü kör ettiler/ova bir bakışını kaybetti/bir kurşun güvercinin boğazına saplandı/dağ bir türküsünü kaybetti/bir çiçeği ezdiler/bülbül bir kokuyu kaybetti/fakat bir kadın öldürüldüğünde/dünya bir aşkı kaybetti.”


Seni, o muhteşem şiirinle uğurluyorum, ama hiç unutmadan;
“Bu akşam bir rüyam gerçek oluyor / Ve vatanım Nalî’nin bakışından / sesinden / ve sakalından / Geliyor ve bana ulaşıyor. / Bu akşam ben / Mutlu bir hüzünüm / Yavaş ve sessiz bir merakım / Bu akşam çocukluğum / Yeşil ve kırmızı hatıra üzerine yağıyor / Bu akşam / kelebek boğazı oluyorum / Ve / Annem de / bembeyaz bir hazal...”


HELBESTGEH. evrensel.net - Güncelleme tarihi: 2013-08-09 16:11:11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder