Eylül ayında İzmir’de düzenlenecek olan “Matematiksel Evrim Yaz
Okulu” için TÜBİTAK’a yapılan destek başvurusu “Evrim tartışmalı bir
konu” ve “yenilik boyutu yetersiz” denilerek reddedildi. Daha önce
evrimle ilgili çalışmaların, yayınların ve eğitim faaliyetlerinin
dolaylı yollardan önünü kesmeye çalışan TÜBİTAK, ilk kez gerçek niyetini
açıkça ortaya koyarak, evrim konusundaki etkinlikleri
desteklemeyeceğini bildirdi. Reyhan Oksay
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)
Türkiye, Avrupa ve ABD üniversitelerinden 10 bilim insanının Eylül
ayında İzmir- Şirince’deki Matematik Köyü’nde “Matematiksel Evrim
Lisansüstü Yaz Okulu” (matematikselevrim.org) düzenlemek için yaptığı destek başvurusunu reddetti.
Bu, TÜBİTAK’ın evrimle ilgili çalışmaları, yayınları ve eğitim faaliyetlerini engelleme çabalarının ilki değil. Darwin’in doğumunun 200’üncü yıldönümünün UNESCO tarafından tüm dünyada “Darwin Yılı”
olarak ilan edilmesine bağlı olarak TÜBİTAK, Bilim ve Teknik
Dergisi’nin 15 sayfasını ve kapağını Darwin’e ayırmıştı. Ancak TÜBİTAK
Yönetim Kurulu, derginin bu hâlini beğenmeyip kapağı son anda
değiştirerek, genel yayın yönetmeninin görevine son vermişti.
Bir
diğer engelleme girişimi de popüler bilim kitaplarının basım ve satış
listesinden evrim kitaplarının neredeyse tamamının çıkartılmasıyla
yaşandı. TÜBİTAK yönetimi yine gerçek niyetlerini gizleyerek, kurumun
evrim teorisi ile ilgili kitapları sansürlediği yönündeki haberlerin
gerçeği yansıtmadığını iddia etmişti:
“Bu konuyla ilgili olarak ne
Bilim Kurulu’nda ne de Yayın Danışma ve Değerlendirme Kurulu’nda
herhangi bir karar alınmadığı gibi gündem dahi olmamıştır. Bilakis
TÜBİTAK, dünyadaki tüm bilimsel araştırmaları ve gelişmeleri yakından
takip etmekte, bu yayınları gerek akademik gerekse de popüler bilim
kitapları olarak yayımlamayı sürdürmektedir.”
İLK KEZ YAZILI BİR İTİRAF
TÜBİTAK bugüne dek bir anlamda örtülü olarak sergilediği evrim karşıtı görüşlerini bu kez yazılı olarak bildirmiş oluyor.
TÜBİTAK, Matematiksel Evrim Lisansüstü Yaz Okulu” projesi için yapılan destek başvurusunu reddetme kararını Bilim İnsanı Destekleme Dairesi Başkanlığı Değerlendirme ve Destekleme Kurulu’nun raporu ile 13 Haziran tarihinde proje sahiplerine bildirdi.Ancak
söz konusu rapor, çok büyük tutarsızlıklar, çelişkiler ve yanıltıcı
ifadeler içeriyor. Üç madde ile açıklanan gerekçelerin arasında bir
tutarlılık olmadığı, birinci maddede ifade edilen bir görüşün üçüncü
maddede tam tersinin ileri sürüldüğü görülüyor. Bu da akla iki olasılık
getiriyor: Ya Destekleme Kurulu’ndaki 3 üyenin arasında bir görüş
birliği yok; ya da tutarsız ifadeler ile kafalar karıştırılmak
isteniyor.
‘PANELİST SİSTEMİ’
Etkinliğin düzenleyicilerinden, Hacettepe
Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ekolojik Bilimler
Araştırma Laboratuvarı’ından Dr. İsmail K. Sağlam, yapılan başvuruların değerlendirildiği ‘panelist sistemi’nin nasıl işlediğini dergimize şöyle açıklıyor: “TÜBİTAK’ın
proje veya etkinlikleri değerlendirmek için uyguladığı ‘panelist’
sistemini tanıdığım için (panelist olarak görev almışlığım var) bu
tutarsızlığa çok şaşırdığımı söyleyemeyeceğim. TÜBİTAK projelerinin
değerlendirilmesi genellikle 3 ila 8 panelistin olduğu kurullar
çerçevesinde yapılıyor. Proje üzerine bütün panelistler görüşlerini
bildiriyor ve herkes dinlendikten sonra oylamaya geçilip herkesin
oylarına göre projeye nihai bir puan veriliyor.
Dolayısıyla bazen kimilerinin çok beğendiği bir projeyi
başkaları beğenmeyebiliyor ve zıt görüşler bu raporlarda yer alabiliyor.
Bizim başvurumuzda bu durum çok açık. Belli ki panelistlerinden biri
sonuç raporunda bizim başvurumuza yapılan evrim karşıtı yorumlardan
rahatsız olmuş ve buna katılmadığını belirtmek istemiş ve bu
görüşlerinin rapor içerisinde yer almasını diretmiştir. Bu kadar zıt iki
görüşün ortaya çıkma sürecinin yukarıdaki gibi olduğunu tahmin
etmekteyim.
Fakat burada asıl belirtmek istediğim husus bu zıt
görüşlerden tutarlı bir sonuç çıkmadan, tamamen çelişkili ifadeler ile
kaleme alınmaları sürecin (yani bilimsel değerlendirmenin) sonuca
ulaşacak bir şekilde örgütlenmediği anlamına gelmektedir.
Buradan
yola çıkarak gönderilen değerlendirme raporunun bilimsellikten ve
ciddiyetten son derece uzak olduğunu söylemek yanlış olmaz.”Etkinliğin eğitmenlerinden, Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’den Teorik Evrimsel Genomik Merkezi’nden Dr. Mehmet Somel,
dergimize yaptığı açıklamada, tutarsızlığın raporu yazan değerlendirme
kurulundan veya kurul başkanından kaynaklandığına inanıyor: “Bu rapor,
Türkiye’de bilimsel araştırmanın gelişmesi için anahtar niteliğinde olan
bir kurumda özensizliğin had safhada olduğunu gösteriyor bence.”
ÇELİŞKİLİ İFADELER
*Birinci maddede “Seçilen evrim konusu ülkemizde olduğu gibi
tüm dünyada halen tartışılan ve ortaöğretim ve üstü kademelerde ders
niteliğinde okutulan bir konu olup yenilik boyutu yetersizdir”
deniliyor. Oysa aynı maddenin ikinci paragrafında “Evrim tüm canlı
bilimlerinin hem birleştirici harcıdır, hem de yeni bilgi üretiminin
itici gücüdür. Tüm bilim dallarında olduğu gibi biyolojik bilimlerde de
teknolojik gelişmelere paralel olarak ciddi miktarda yeni bilgi birikimi
oluşmaktadır. Ülkemizde özellikle matematiksel bağlamda evrimsel
biyoloji alanındaki bilimsel ve eğitimsel birikim oldukça yetersiz
düzeydedir ve bu açığın giderilmesi gerekir” deniyor. Demek ki evrim
konusu hem yeni değildir, hem de yeni bilgi üretiminin itici gücüdür. Bu
birbirine taban tabana zıt iki görüş, nasıl olup da aynı gerekçenin
içeriğinde yer alabiliyor?
*Rapordaki bir çelişkili ifade de,
etkinliği düzenleyen bilim insanlarının nitelikleri ile ilgili
değerlendirmede dikkati çekiyor. Örneğin raporun birinci maddesinde “Bu
bağlamda etkinliği düzenleyen bilim insanlarının matematiksel evrim
kapsamında ortaya çıkan bu yeni bilgi birikimini kavramış
ulusal/uluslararası saygın bilim insanlarından oluştuğu net olarak
özgeçmişlerinden anlaşılmaktadır” deniyor. İkinci maddenin
ilk paragrafının sonunda ise “Düzenleyicilerin camiayı/ülkeyi temsil
niteliği çok zayıftır” deniliyor. Burada da insanların bir yüceltilip
bir de aşağılanması, raporu hazırlayanların iletişim içinde olmadıkları
olasılığını akla getiriyor.
*Raporun bir diğer kafa karıştırıcı yanı
da karmaşık, ne dediği anlaşılmayan ifadelere yer vermeleridir. Örneğin
“Önerilen yaz okulu sonrasında tescil edilecek çıktılar elde edilme
beklentisi zayıftır, bildirilerin/katkıların bilimsel değerlendirme
sürecinden geçirilerek yayımlanması beklenmemektedir.
TEHLİKELİ İFADELER
Rapor ile ilgili daha da kaygı verici bir başka nokta da
“Etkinliğin bilimsel içerikten çok eğitim ve/veya siyasal, kültürel,
sosyal boyutları dikkat çekmektedir” ifadesidir. Burada da ima edilmek
istenen, çalıştayı düzenleyenlerin böyle bir bilimsel etkinliğin ardına
saklanarak, siyasal, kültürel ve sosyal açıdan propaganda yapma amacı
gütmeleri olabilir mi? Hepsi alanında kendini kanıtlamış saygın birer
akademisyen olan katılımcıların gizli bir gündemi olduğunu düşünmek
aslında “ en iyi savunma saldırıdır” stratejisini akla getiriyor.
Bir
diğer tehlikeli ifade de “Seçilen evrim konusu ülkemizde olduğu gibi
tüm dünyada halen tartışılan ve ortaöğretim ve üstü kademelerde ders
niteliğinde okutulan bir konu olup yenilik boyutu yetersizdir”
ifadesidir. Bu mantık çerçevesinde biyoloji, matematik, fizik, kimya
gibi temel bilim dallarından bazı konuların da TÜBİTAK’ın isteği ile
çıkartılabilme yolu açılmış oluyor.
SORUMLULUKTAN NASIL KAÇIYOR?
Dr. Sağlam, TÜBİTAK’ın panel sistemini kullanarak bu gibi
konularda sorumluluğu üstlenmekten büyük oranda kaçtığını şöyle ifade
ediyor: “Zaten bizim itiraz dilekçesine gelen cevap da bu sorumluluktan
kaçma davranışını kanıtlar nitelikteydi. Cevap metninde açık bir şekilde
proje ile ilgili yorumların panelistlere ait olduğu ve TÜBİTAK’ın
panelistlere ve onların verdiği karara müdahale etme yetkisinin olmadığı
belirtilmekteydi. Her ne kadar panel yöntemi son derece demokratik ve
bilimsel bir sistem gibi görünse de bu sürece siyasi otoritenin nasıl
müdahale ettiğini şöyle anlayabiliriz. Birincisi
otosansür yani mevcut akademisyen profilinin siyasi otoritenin görüşleri
ile çelişen bilimsel görüşlerini makam ve maddi kayıp korkusu ile kendi
kendine saklaması veya ortaya koymaması. İkincisi ise
yetkin olmayan personelin ilgisiz panellere panelist olarak
atanmasıdır. Temel sorun TÜBİTAK’ın evrimsel biyoloji konusu ile ilgili
önerilmiş projelerin panellerine evrimsel biyoloji konusunda doğru
dürüst hiç bir çıktısı olamayan, bu alan üzerinde aktif olarak çalışma
yapmamış ve açıkça evrime karşı olduğu bilinen panelistleri
çağırmasıdır. Bu panelistlerin bu gibi projeleri değerlendirmek için
atanması dolaylı yoldan da olsa siyasi iktidarın özellikle evrimsel
biyolojiye bakış açısının bir yansımasıdır.
KARARA İTİRAZ
Etkinliği düzenleyenler 28 Haziran günü başvurunun yeniden
değerlendirilmesini talep eden bir mektubu TÜBİTAK’a ilettiler. 1 Temmuz
tarihinde gelen yanıtta değerlendirmenin nesnel yapıldığı ve yegâne
itiraz yolunun mahkeme olduğu ifade ediliyordu.
Bunun üzerine bilim insanları, 4 Temmuz tarihinde bir basın açıklaması ile itirazlarını özetle şöyle dile getirdiler.
“Son
senelerde TÜBİTAK, biyolojik evrim konusundaki çekingen tavırlarıyla
kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Evrim ve ilgili alanlarda araştırma
yapan bizler, bu gelişmeleri kaygıyla izlemekteydik.
Ne yazık ki
TÜBİTAK bu sefer daha vahim bir adım attı ve ilk defa ‘evrim tartışmalı
bir konudur’ gerekçesiyle bilimsel bir etkinliği desteklemeyi reddetti”
diyor. Bugün biyolojinin her alanında matematiksel yaklaşımların artan
yoğunlukta kullanıldığı belirtilen basın açıklamasında, genç
araştırmacıların dünya çapında yetkinleşmesi için bu tarz etkinliklerin
desteklenmesi gerekliliğine dikkat çekildi..
Açıklamanın sonunda şu
ifadelere yer verildi: “TÜBİTAK’ın bilimsel saygınlığını koruması için
derhal bu raporun bilimdışı niteliğini kabul ederek kararını geri
çekmesi ve başvurumuzun bilimsel nesnellikle yeniden değerlendirilmesi
gerekiyor.”
Eylül ayında İzmir’de düzenlenecek olan “Matematiksel Evrim Yaz
Okulu” için TÜBİTAK’a yapılan destek başvurusu “Evrim tartışmalı bir
konu” ve “yenilik boyutu yetersiz” denilerek reddedildi. Daha önce
evrimle ilgili çalışmaların, yayınların ve eğitim faaliyetlerinin
dolaylı yollardan önünü kesmeye çalışan TÜBİTAK, ilk kez gerçek niyetini
açıkça ortaya koyarak, evrim konusundaki etkinlikleri
desteklemeyeceğini bildirdi. Reyhan Oksay"
Bilim Teknik 12.07.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder